17 Mart 2013 Pazar

Kaplumbağa Bakımı

Kaplumbağa alıp da nasıl bakacağını bilemeyenlere yardımcı olabilir düşüncesi ile bu yazıyı yazmak istedim.

Chucky ile 3 yıl önce tanıştık. Arkadaşlarla geçirilen bir akşamda "işyerine balık alalım" dan "aslında kaplumbağa daha güzel olur" şeklinde değişen fikirle kapluşlara gittik. Arkadaşım birini eline aldı, severken kaplumbağa sıçrayıp akvaryumuna düştü. İçim rahat etmedi, bir zarar geldiyse benim yanımda ölsün dedim. Onu aldık, o geceyi evde geçirdikten sonra işyerine götürdüm.


Satıcı satarken "bakımı çok kolay, kafası kadar yem verin, suyunu haftada bir değiştirin" diyerek sattı... Plastik adalı olanlardan istemedim, ufak cam bir akvaryum verdi onunla aldım.

İşyerinde herkes gelip baktı, zavallım bir oraya bir buraya gidiyordu, birşey yemiyordu. Dayanamadım aldım eve götürdüm. Zaten ben bakacaktım orası belli olmuştu.

Evde netten araştırdım neden birşey yememesinin sebebini. O zaman ne yaptığımın ve ne kadar ciddi bir işe başladığımın farkına vardım.

Bir kere ve öncelikle kaplumbağa alıyorsanız eğer bir bebek aldığınızı ve bebeğe bakar gibi bakmanız gerektiğinin bilincinde olun. Ona ihtiyacı olan ortamı sağlayın. Yani kaliteli yem, ısıtıcı, filtre, kuru alan ve ışık. Netteki forumlarda derya deniz bilgi var bu konuda. Ben plastik kapta aldım benimkine birşey olmadı demeyin.. Benimki büyümeyen cins demeyin.. Büyüyecek, büyümeli zaten..

Şimdiye kadar 1 hastalık, 2 tane ufak kaza başımıza geldi. Kazaların birisini deri değiştirme sırasında yaşadık. Bir gün Chucky'nin bana doğru hızla yüzdüğünü gördüm, "ne hareketli bugün" diye aklımdan geçirdim. 2 saat sonrasında aynı şekilde olduğunu fark edince bir problem olduğundan şüphelendim ve elime aldım. Ağzını ve burnunu kapatmış olan şeffaf deriyi gördüm, hemen temizledim. Bir süre içine kapandı derin nefes alır gibi hareketler yaptı. Çok korkmuştum ve ondan sonra devamlı kontrol altında tuttum. 2. kaza ise büyümeye başlayınca haliyle ufak akvaryuma sığmamaya başladı ve çeşitli kaçış yöntemleri denedi. :) Başardı da! Düştüğü yer açık kalan çekmecenin içiymiş neyseki. Sonra daha büyük bir akvaryuma terfi etti bizimki.

Geçirdiği hastalıkta ise gözleri kapandı. Zannediyorum akciğer hastalığı idi. 1 hafta kadar kör gezdi yavrum. Elimle yedirdim, gözüne teramisin sürdüm ve ısısını artırdım. İyileşti canavar gibi yemeye devam etti. O zamandır iyi, başkaca hastalığımız olmadı. Düştüğünden dolayı sanırım kabuğunun bir kısmında leke var. Aşağıdaki fotoğrafta fark ediliyor. :)


Büyük akvaryuma geçince bir de adacık aldım. Mıknatıs yardımı ile akvaryumun köşesine sabitleniyor. Akvaryumun florasanlı olması da bir artıydı. Ancak benim büyük akvaryumda tek problemim temizlik. Anlaşabiliyorlar diye çöpçü balıkları aldım. Yaklaşık 1 yıl uyum içinde yaşadılar. Ancak bir gün baktım ki yoklar. Sanırım tadına baktı ve beğendi... :(

Dış filtre aldım ancak su yine sararıyor. Dış filtre yokken koku oluyordu biraz. Şimdi o koku kalmadı. Sararmanın çözümünü hala arıyorum. Bilen varsa ve yorum kısmına yazarsa mutlu olurum.


Şimdi iyice tosuncuk oldu. Daha da büyür sanıyorum. Devamlı yem ister, ajitasyon yapar, oturamazsınız yanında. Hele ki bir şey yiyorsanız elinizle koordineli bir şekilde bir sağa bir sola gider. Elinizle yem veriyorsanız yemi değil parmağınızı ısırır. Laf dinler, televizyon izler. Çok fena çokkk!!! :) (Balıkları yemeyeydi iyiydi...)

Sizin önerileriniz ya da soracaklarınız varsa mutlaka yorumunuzu beklerim. Bildiğim kadarıyla elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

Okuduğunuz için teşekkürler, sevgiler...

2 yorum:

  1. Sooo cute.^^
    Thanks,for the follow.
    Follow you back on bloglovin.
    Hope you visit my blog again.

    YanıtlaSil